Yeşil İçin Hâlâ Geç Değil! - Gazete
   
Menü
  Ana Sayfa
  İletişim
  Künye
  Gazete
  Reklam
  ...........
  --> Küresel Isınma
  Küresel Isınma Nedir
  Küresel Isınmanın Etkileri
  ...
  --> Atıklar
  Tehlikeli Atıklar
  Tıbbi Atıklar
  Atık Pil ve Akümülatörler
  Katı Atıklar
  .........
  --> Su
  Su Kaynakları ve Jeofizik
  Su Çevrimi
  Dünyadaki Suyun Dağılımı
  Ülkemizde Suyun Yönetimi
  ..........
  --> Son Yazılar
  Nuh'un Gemisi'nde Yer Ayırtın
  Karadeniz Giderek "Akdenizleşiyor"
  ............
 
Küresel Isınma Hakkındaki Haberler.
Küresel ısınmanın modası: SUYU SEVMEYEN TOHUMLAR
Canberk AYTEKİN tarih 30.07.2009, 11:38 (UTC)
 Küresel ısınmanın modası: SUYU SEVMEYEN TOHUMLAR

Tohumculuk sektörü küresel ısınmayla beraber yaşanan kuraklık sorununa susuzluğa dayanıklı ürünler geliştirirek çözüm bulmaya çalışıyor.
Milliyet gazetesinin haberine göre; 80 ülkeden 2 bin tohumcuyu buluşturan ve yarın sona erecek olan Uluslararası Tohumculuk Kongresi Antalya’da toplandı. Kongrede gazetecilerin sorularını yanıtlayan Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği (TÜRK-TED) Başkanı Dr. Mete Kömeağaç şöyle dedi:

“Tohumculuk sektörü yaşanan küresel ısınmayla beraber susuzluğa dayanıklı tohum çeşitleri geliştirmeye yönelik çalışmalara hız verdi. Özellikle arpa, buğday gibi tarla bitkilerinde daha az suyla yetiştirilebilen çeşitler geliştirmeye çalışıyoruz. Bunun yanı sıra sebze ve meyvede ise hastalıklara dirençli çeşitlerin sayısını artırmaya yönelik çalışıyoruz.”
Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) konusundaki soruları da yanıtlayan Kömeağaç, Türkiye’de GDO’lara yöneltilen tepkinin bilimsel çalışmalara dayanmadığını belirterek şöyle konuştu:
“Dünyada birçok ülke GDO’lardan yüksek gelir elde ediyor. Türkiye’de ise düşünmeden, insan sağlığını olumsuz etkiliyor diye karşı çıkılıyor. Ama kanıtlanmış bir olumsuz etkisi yok. ABD’de insanlar GDO’lu sebze yiyiyorlar ve bir yan etkisi görülmedi. Avrupa’da da araştırmalar sürüyor.
Türkiye’de GDO’larla ilgili bir araştırma yok. Bunun için Biyogüvenlik Yasası çıkarılmalı. GDO’lar tıpta zaten kullanılıyor. Biz, bir zamanlar matbaaya da karşı çıkmıştık. Türkiye’de bir an önce bu konuda altyapı hazırlanmalı.”

Hedef 1 milyar dolar ciro
GDO’lu ürünlere izin verildiğinde Türkiye’nin rekabet gücünün artacağını belirten Kömeağaç şöyle devam etti:
“2004’te Islahatçı Hakları Yasası’nın çıkması ve Tohumculuk Yasası’nın da geliştirilmesiyle sektörde güçlü bir altyapıya ulaşıldı. Tohumculuk ticaret hacmi bugün 450 milyon dolara ulaştı. Yabancı yatırımcıların da ilgisi oldukça büyük. 2020 yılında tohumculukta 1 milyar dolar ciro hedefliyoruz.”
Yüzde 5-10’larda olan yerli tohum kullanımının yüzde 35’lere ulaştığını dile getiren Kömeağaç, “Hedefimiz yüzde 65” dedi.

‘İsrail’e ihracat yapıyoruz’
Türkiye’nin tohumculuk sektöründe geçmişi çok kısa olmasına rağmen dünya ülkeleri arasında önemli hale geldiğini belirten Kömeağaç, 20 ülkeye yılda 60 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini vurguladı. Hibrit tohumda dünyanın bir numarası olan İsrail’e bile tohum sattıklarını dile getiren Kömeağaç, “5-10 milyar dolar cirolu İsrailli şirketlerle rekabet ediyoruz. Biz küçük cirolarla Ar-Ge yapmaya zorlanıyoruz” dedi.

Ortadoğu’dan Afrika’ya kadar alana Türk tohumu
Kongrede konuşan Uluslararası Tohumculuk Federasyonu (ISF) Başkanı Orlando de Ponti, Türkiye’nin mevcut altyapısı ve geliştirilen teknolojilerle tohumculukta Ortadoğu’dan Afrika’ya kadar olan coğrafyaya hitap edebilecek düzeye geldiğini söyledi. De Ponti şöyle konuştu:
“Türkiye’de yerli ve yabancı tohumculuk şirketleri çok ciddi ıslah çalışmaları yapıyor. Türkiye, dünyada merkez olma yolunda.”


 

Türkiye'ye iklim değişikliği uyarısı
Canberk AYTEKİN tarih 30.07.2009, 11:37 (UTC)
 Türkiye'ye iklim değişikliği uyarısı

Dünya Bankası'nca hazırlanan bir rapora göre, iklim değişikliğinin Türkiye'nin de dahil olduğu bölgedeki sonuçları beklenenden daha kötü olacak.
BBC - Dünya Bankası, Almanya'nın Bonn kentinde 180'in üzerinde ülkenin katılımıyla, 1-12 Haziran tarihleri arasında düzenlenen, iklim değişimine ilişkin uluslararası bir antlaşmanın imzalanmasına yönelik çalışmaların yapıldığı toplantılara bir rapor sundu.

5 Haziran Dünya Çevre Günü öncesinde hazırlanan rapora göre, özellikle eski Doğu Bloku ülkelerinde geçmiş dönemde ve eski Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana geçen yıllarda çevre politikalarına önem verilmemesi nedeniyle, iklim değişiminin etkileri bölge ülkeleri açısından ağır olacak.

''Avrupa ve Orta Asya'da İklim Değişimine Uyum'' başlıklı raporun yazarı, belgeye ilişkin yaptığı basın açıklamasında, iklim değişiminin bu bölgeler için, daha önce tahmin edilenden daha kötü sonuçlarının olacağını söyledi.

Rapora göre iklim değişiminin sonuçlarından olan deniz düzeyi yükselmesi, bölgenin dört ana havzası ile Rusya'nın Kuzey Buz Denizi kıyılarını etkileyecek.

Rapora göre Türkiye'nin de içinde bulunduğu Adriyatik'in doğu kısmı ve Türkiye'nin Akdeniz Kıyıları havzası da olumsuz etkilenecek bölgelerden biri.

Türkiye'nin Akdeniz kıyılarının kimi bölümleriyle, Hırvatistan ve Arnavutluk'un Adriyatik kıyılarının kimi bölümleri ''fırtına taşkınlarından, tuzlu deniz sularının yer altı sularına sızmasından'' etkilenecek.

Raporda, deniz düzeyindeki yükselmenin Karadeniz'de Rusya, Ukrayna ve Gürcistan kıyılarını şimdiden etkilemeye başladığına dikkat çekildi.

Kapalı bir su havzası olan Hazar Denizi'nin düzeyi de, buharlaşma nedeniyle, 21. yüzyıl sonunda bugünkü düzeyinin 6 metre altında olacak.

Bu durum, denizdeki özgün balık stoklarını ve kıyı altyapısını olumsuz etkileyecek.

Rapora göre eski Doğu Bloku ülkeleri ve Türkiye'deki ısınma da diğer bölgelere göre daha hızlı.
 

Küresel ısınma Türkiye’ye yarayacak MIŞ
Canberk AYTEKİN tarih 30.07.2009, 11:36 (UTC)
 Küresel ısınma Türkiye’ye yarayacak MIŞ

ŞÖYLE Kİ;
Küresel ısınmanın etkisiyle Türkiye’de yeşil miktarının artacağı, muz üretiminin Akdeniz’den iç bölgelere doğru taşınacağı bildirildi.

Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Kara, küresel ısınmanın, dünya genelinde zararlı etkiler oluşturabileceğini belirterek, “Ancak küresel ısınma ülkemize çeşitli yararlar sağlayabilir” dedi.

‘Üretim planlanmalı’

Küresel ısınmadan kuzey ülkelerinin olumsuz yönde etkileneceğini, Türkiye için ise bu durumun daha iyi sonuçlar doğuracağını vurgulayan Kara, şunları söyledi:

“Dünyadaki tüm bölgelerde iklim, daha sıcak bir kimlik kazanacak. Bu durum her yerde iklimde farklılaşmaya neden olacak. İklim bölgeleri kaymaya başladı. Ilıman iklimler kuzeye kayıyor.
Tarım kuşağı değişeceği için Anadolu’nun içlerinde, ekvatora yakın yerlerdeki gibi palm yağı üretimi yapılabilecek, muz üretimi Akdeniz’den iç bölgelere doğru taşınacak.
‘Bundan nasıl gelir sağlayabiliriz?’ diye düşünerek, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın ciddi bir üretim planlamasına gitmesi gerekecek.”

Planlamanın çok hızlı yapılması gerektiğini söyleyen Kara, şöyle devam etti:

“İklim o kadar hızlı değişiyor ki Akdeniz’de yetişen zeytin, artık İngiltere’de bile yetişiyor.”

 

Küresel Isınma hakkında bildiklerimizin hepsi YANLIŞ mış: Bu kitap onu iddia ediyor!
Canberk AYTEKİN tarih 30.07.2009, 11:35 (UTC)
 Küresel Isınma hakkında bildiklerimizin hepsi YANLIŞ mış: Bu kitap onu iddia ediyor

Kitaba göre, küresel ısınmanın baş sorumlusu, zannedildiği gibi insan yapımı karbondioksit değil, güneşin ta kendisi. Güneşin sıcaklığının giderek artması, küresel ısınmaya neden oluyor.

İngiltere’de Surrey Üniversitesi Tıp Fakültesi dekanı ve eski bir klinik biyokimya profesörü olan Vincent Marks ile Londra Üniversitesi anestezi profesörü Stanley Feldman’ın kafa kafaya vererek çıkardıkları kitap, bilim dünyasında deprem etkisi yarattıKitapta, organik besinlerden obeziteye, kutup ayılarından atmosferdeki karbondioksit seviyesine kadar pek çok konuda tartışmalı iddialara yer veriliyor

* Kitaba göre, küresel ısınmanın baş sorumlusu, zannedildiği gibi insan yapımı karbondioksit değil, güneşin ta kendisi. Güneşin sıcaklığının giderek artması, küresel ısınmaya neden oluyor.

* Ortaya atılan iddialardan biri de kutup ayıları ve penguenler hakkında. Kutup ayısı popülasyonlarının çoğu gayet iyi durumda. Penguenlerin sayısı ise 1950’den bu yana ikiye katlandı.

* Endüstri devrimi öncesi dönemle karşılaştırıldığında, atmosferdeki karbondioksit oranı çok daha yüksek olmasına rağmen (yüzde 0.038), aslında şu anda atmosferde bulunan bu miktar, endüstrileşme sonrası diğer zamanlara göre on kat daha az.

* Gulf Stream olarak da bilinen Körfez Akıntısı, zannedildiği gibi tehdit altında değil. Avrupa’nın kuzeybatısındaki iklimin ılıman olmasını sağlayan akıntı, eskisi gibi güçlü, sıcak ve eriyen buzulların bu akıntıyı etkilediğini destekleyen herhangi bir kanıt yok.

* Kitaba göre Maldivler’in battığı savı da tamamen yalan. Pasifik’te yer alan ve sık sık sel tehdidine maruz kalan Tuvalu’da ise zannedilenin aksine, su seviyesi giderek düşüyor.

* Ortaya atılan bir diğer ilginç iddia ise, küresel ısınmanın faydalı olabileceği. Profesörler, kışların daha yumuşak geçmesinin ve karbondioksit miktarının artmasının çiftçilik ve ziraat için yararlı olacağı görüşünde.

* Pek çok ülkenin mutfağında et ağırlıklı yemeklerin bulunduğuna dikkati çeken kitap, obeziteye hamburgerin değil, gırtlağı tutamamanın neden olduğu görüşünü dile getiriyor.

* Kitapta yer alan diğer ilginç iddialar ise şöyle: Organik besinler zannedildiği kadar organik değil, tuzu kesmek ise gereksiz. Yüksek kolesterole sahip pek çok insan ise kalp krizi geçirmiyor.

 

Küresel ısınmayı artıran bir diğer 'faktör' bulundu: TUNDRALAR
Canberk AYTEKİN tarih 30.07.2009, 11:32 (UTC)
 Küresel ısınmayı artıran bir diğer 'faktör' bulundu: TUNDRALAR

Tundra bölgelerinin (kuzey ülkelerinde görülen, yapısına likenlerin de katıldığı bodur çalı toplulukları) hızla ısındığı, tahminlerin çok ötesinde sera gazları yaydığı ve küresel ısınma sürecini hızlandırdığı belirtildi.
British Columbia Üniversitesi profesörü Greg Henry, ısının yükselmesinin yosunlar, otlar ve çalılarla kaplı tundralarda, daha büyük ağaç türlerinin yayılmaya başlaması anlamına da geldiğini söyledi.

Henry, bitki yoğunluğunun artmasının, bölge yüzeyinin daha çok ısıyı emmesi ve bunun da ısının daha da artması anlamına geldiğini belirtti.

Henry, yaptığı açıklamada, 1970'den bu yana tundra bölgelerinde ısının her on yılda 1 derece yükseldiğini, bunun önemli küresel etkileri olacağını belirtti.

 

<-Geri

 1 

Devam->

   
Bugün 7683 ziyaretçi (9974 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol